Monday, April 29, 2013

demir meselesi

2 ay once begul aniden hastalaninca, apar topar hastaneye kostuk. malumunuz kan ve idrar testleri yapildi ve sonuc olarak demir eksikligi bulundu. istahsizligini, uyku duzensizligini, zayifligini hemen buna bagladik. cunku demir eksikliginin klasik belirtileri de zaten bunlardi.
acikcasi cocuga demir damlasi verme isi, basindan beri beni cok zorladi. calisma kosullarim yuzunden zaten duzen kurmakta zorlandigim kizima, hem de en cok sut emdigi zamanda her gun 2 saatlik bir ac kalma boslugu yaratip demir verme isi, beni resmen yipratti. oncesinde ve sonrasinda birer saat emzirmemem ve yedirip icirmemem gereken begul, asla memesiz duramadigi icin, ben bu demir damlasi isini acayip aksattim. fakat benim rahatligimdaki baslica sebep, bazi es dost cocuklarinin doktorlarinin tahlil yapmadiklari halde demire hic baslatmamasi, bazilarinin 6. aydan once baslatmamasi, bazilarinin kesin icsin demesi gibi bence "canim bugun oyle istedi" tadindaki rahat yaklasimlari oldu. oyle ya, onlarin cocuklari da ayni seyleri yiyip iciyordu, ama onlar demir memir takviyesi almiyordu. ben de salladim durdum, onceleri haftada 4-5 gun icirdigim demir, gun geldi 1 hafta icilmez oldu, zaman ilerledi, cocuk gunden gune bir acayiplesti, persentil yuzde 3'e vurdu, nihayetinde altinci hastalik bizi doktora tasiyinca, denk gelen bir yas tahlillerinde kabus yuzumuze vurdu: demir eksikligi.

sadece demir eksikligiyle mucadele zamaninda degil, basindan beri demir konusunda ortalikta yerli yersiz birtakim sikintilar dondugunun, her kafadan bir ses ciktiginin farkindaydim. cok sevdigimiz bazi dogal anneler "yurtdisinda vermiyyler, bizde niycun otomatik veriliyor" diyordu. bazi baska anneler, demir ile dvit farkindan bile bihaberdi, ikisini de vermiyordu. kimi obur anneler, demirin saglik bakanligi tarafindan verilen parabenli halini begenmeyip, birtakim baska cozumler arayisina giriyordu. gunde bir cay kasigi pekmezle, aksam yedirdigi misket boyutundaki 3 kofteyle demiri yeterli kildigini dusunen bir kisim anne ise, kendinden cok emindi, "ne gerek var, iyi besleniyor yavrum" modundaydi ve ben butun bu panayir ortaminda, cocugumun o lanet demiri bir sekilde almasi gerektigini tahlillerle kanitlanmis sekilde ogrenmis, coktan pek sallamadigim ve ihmal ettigim icin vicdan azabindan yanmaya baslamistim.

begul'un genel saglik durumu, yemesi/icmesi hakkinda siklikla danistigim ve bu konudaki endiselerimi/sorularimi yonelttigim iki tane doktor arkadasim var. birini bu blogu takip ediyorsaniz, zaten artik taniyorsunuz, mine. hatta begulum hastalanmadan belki 3 ay once bana demir eksikligi olabilir begul'de diyen ilk kisi de oydu. digeri ise, bir anne degil, baba :) Eylul'un babasi tribal enfexion. cerrahpasa'dan 2003'te mezun olan bu guzel kardesimiz, demir konusunda benim en guvendigim isim. neredeyse begul'un dogumundan beri, en basindan beri bana neyi yapip yapmamam gerektigini soyleyen ve lafini dinlemedigim icin su anda elimde demir surubu sisesiyle gezen de benim :) bu yaziyi yazmak ve baska insanlara fayda saglamak, aklima biraz gec geldi. ben kendisinden cok sey ogrenmistim, neden herkes ogrenmesindi diyerek ona danistim ve cok nazik bir insan oldugundan, beni kirmadi. sizler icin bir besiktas maci oncesi bulustuk ve bu konuyu zerre konusmadik, cunku sorulari maille sordum, o da zaman ayirip cevap yazdi, mac gunu demir mi konuscaz ya yok artik zaaaa :D emziren anneler mail grubundaki analardan onceden rica ettim, butun sorulari onlara sordurdum. herkesin kafasinda demirle alakali bir soru mutlaka vardi. tribal kardesim de cevapladi. bakin sirf siz guzel guzel okuyun diye blogun template'ini falan degistirdim, 2 gece ugrastim su cicek bocek, sade gorunum icin yeminle, dogru duzgun okuyun! 
bu kisa bilgilerden ve komikliklerden sonra hemen ciddilesiyoruz ve 3, 2, 1 diyerek basliyoruz.

- Merhaba tribal enfeksiyon, nasilsin?

- İyilik saglik valla seni sormali (gulusmeler) [burayi roportaj havasi katsin diye ben salladim]

- Bir insanın yüzüne bakıp demir eksikliği olduğunu söylemek mümkün mü? Bunu yapabilen doktorlar varmış.

- Tıp fakültesinde hekim adaylarına  ilk öğretilen “önce zarar verme” ve “muayene hastanın kapıdan girişiyle başlar" cümleleridir. O yüzden ortalama  bir doktorun hastanın kapıdan girişiyle birlikte bazı farklılıkları fark etmesi gereklidir. :) Yani bunu yapabilen doktorlar Süpermen değil. Fakat günümüz sağlık politikası gereği hastaya fazla zaman ayıramayan doktorların bunları fark edebilmesi güzel şeyler. Bir konuyu açıklamak lazım; bir insanın yüzüne bakıp demir eksikliği olduğunu söylemek mümkün değil, sadece kansızlığı olduğunu söylemek mümkün
 Kansızlığın pek çok belirtisi vardır. Özellikle ilerlemiş kansızlık (anemi) vakalarında halsizlik, solukluk, yorgunluk, iştahsızlık, kabızlık, hatta daha şiddetli durumlarda çarpıntı, fiziksel aktivite sırasında nefes darlığı, toprak/kireç vs yeme gibi belirtiler gözlenebilir.

- Kan eksikliğinin olması, kesinlikle demir değeri de düşüktür anlamına gelir mi, yani ikisinin arasında bir bağlantı var mı?

- Kansızlık (anemi) kandaki kırmızı kan hücrelerinin sayısının veya içeriğinde bulunan ve kanda oksijen taşınmasını sağlayan hemoglobin miktarının azalmasıdır basitçe. Aslında bu kadar basitçe ifade edilmesine rağmen dünya üzerinde en sık görülen sağlık problemidir. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2005 yılında yayımladığı verilere göre Dünya nüfusunun 1/3’ünde kansızlık mevcut. En sık gözlenen kansızlık çeşidi de demir eksikliği anemisidir. O yüzden genelde kansızlık deyince ilk olarak demir eksikliği akla gelir.

- Vücuttaki vitamin ve mineral değerlerini normal seviyede tutmak için sürekli test olup ona göre takviye mi yapmak lazım?

- Açıkçası bu soru oldukça çeldirici. :) Vitamin veya mineralin eksik olmasının 2 sebebi vardır. Ya beslenme ile alımda azalma (veya alınanın kullanılmasında bir sorun) olmuştur veya ihtiyaç artmıştır. Her iki durumda da bu vitamin/mineral eksikliğine yol açan esas sebebi bulmak ve önce o sorunu ortadan kaldırmak gerekir. Matematikte aynı anda havuzu dolduran ve boşaltan, müsrif musluklara sahip saçma havuz problemleri gibi. :) Öte yandan sürekli “Aman bir şeyim eksildi mi?” endişesiyle kendimizi teste boğmayı da mantıksız buluyorum. İhtiyacın arttığı hallerde (örneğin büyüme gelişme çağındaki çocuklarda, gebelerde ve süt veren annelerde) “doktor önerisiyle” vitamin ve mineral desteği almakta fayda var.

- Demir damlalarının, şuruplarının içeriğindeki paraben ve türevi koruyucuların zararı var mıdır?

Parabenler bir süredir büyük tartışmalara sebep oluyor. Aynı aşılar gibi. :) Parabenler, gıdalarda, ilaçlarda ve kozmetik ürünlerde antimikrobik etkileri nedeniyle 1924'ten beri tüm dünyada, koruyucu amaçlı ve çok düşük dozlarda yardımcı madde olarak kullanılıyor. Bu maddelerin kullanımı 76/768/EEC numaralı Avrupa Birliği Kozmetik Direktifinde belirlenmiş ve kozmetik ürünlerde koruyucu olarak tek bir tür paraben kullanılacaksa en çok %0.4, birkaç paraben karışım halinde kullanılacaksa %0.8’e kadar kullanılmasına izin verilmiştir. İlaçlarda ise genellikle %0.25 konsantrasyona kadar kullanılmaktadır. Parabenlerle ilgili Avrupa İlaç Dairesi’nin açıklamalarını oldukça önemsiyorum. Bu açıklamada metil paraben ve etil parabenin endişe duyulacak herhangi bir problem teşkil etmediği belirtilmiş. Öte yandan propil ve bütil parabenin insanda yapılmış çalışmalarla gösterilen etkileri ile ilgili bilgiler sınırlı. Fakat yapılan hayvan deneylerinde “yavru hayvanlarda” görülen üreme organlarının gelişim bozukluğunda etkisi olabileceği düşünülmekte. Bu bilgiler ışığında uzun yıllardır ilaçlarda özellikle metil ve etil paraben kullanıldığını da eklemem gerekiyor.
Özellikle içerdikleri doz yönünden kullandığımız kozmetikler bu açıdan daha fazla risk taşıyor. Mide asidinde parabenler sinidirilip etkisizleştirilirken, cilt yoluyla alındığında direkt kana geçme şansı oluyor. Bu adresten son güncellemeleri takip edebilirsiniz.


- Bizim ülkemizde ya da yurt dışında satılan, bilinen bitkisel özlü demir preparatları var mı? Varsa bunların güvenilirliği ne kadar olur?

- Bu sorunun cevabına geçmeden önce biraz hikaye (!) anlatmam gerekiyor. Demir kanda oksijen taşınması başta olmak üzere vücuttaki pek çok önemli göreve sahip bir element. Demir yiyeceklerde 2 formda bulunuyor: hem ve nonhem demir. Hem demiri adından da anlaşılabileceği üzere hemoglobin kaynaklı. Yani kırmızı et, balık, kümes hayvanları gibi kana sahip yiyeceklerde bulunur. Mercimek ve fasulye, ıspanak vs gibi  yiyeceklerdeki (bitkisel)  demir ise nonhem demir adını alır ve hem demirinden farklı bir yapıdadır. 

Tablodan görebileceğiniz gibi “EN KRAL” bitkisel üründe bile ortalama demir emilimi %4 
civarındayken “bitkisel” olduğunu iddia eden bir demir ilacının günlük ihtiyacı karşılaması çok makul ve mantıklı gelmiyor.
Öte yandan şu anda kullanılan demir ilaçlarından “mantık olarak” ne farkı olduğuna anlam veremiyorum açıkçası. Sonuçta bu tarz bir ürüne yönelme amacı “doğallık” (veya sentetikten uzak durmak) ise bu bildiğimiz epic fail. Şurup veya tablet haline getirilmiş herhangi bir şeyin “ doğal” veya “bitkisel” olması imkansız.
Demir  ilaçlarına başlamışken çok önemli bir konuyu vurgulamam gerekiyor. Demir eksiliği dünyada ve Türkiye’de çok sık görülmesine rağmen tıp fakültelerinde çok özet geçilen bir konu. “Demir eksikliği sık görülür, öncelikle altta yatan sorun çözülmelidir ve tedavide demir verilir”. Verilen demir preparatı tedavinin en önemli kısmıyken maalesef özetin kurbanı oluyor. İnsan vücudunda demir fizyolojik olarak +2 değerlikli olarak emiliyor. İster hem demiri olsun ister nonhem isterse de ilaç olarak alınan demir her halükarda +2 değerlikli olmak zorunda. +3 değerlikli demir mide asidinin yardımıyla +2 değerlikliye dönüşüyor ve bu şekilde emilebiliyor. Bu yüzden bitkisel kaynaklı demirlerin emilimi hem demirine göre daha az. Aynı şekilde ilaç olarak verilen demir de +3 değerlikli ise vücudun bundan yararlanma oranı oldukça düşüyor.
Bu yüzden gerek Dünya Sağlık Örgütü gerek önemli tüm tıp kitapları ve bilimsel yayınlar demir tedavisinin +2 değerlikli demir içeren ilaçlarla gerçekleştirilmesini öneriyor.
Açıkçası ben eşimin hamileliği süresince takip eden hekimi ve kızımı takip eden hekimi bu kritere göre seçtim. Kızımı, ilk anda +3 değerlikli demir reçete eden hekimin takip etmesini istemedim. Tabi meslektaşlarım bana kızacaktır ama bu kadar basit bir hususta sıkıntı yaşayacağım hekime güvenemedim açıkçası.
Peki neden hekim +3 değerlikli yazıyor? Bu sorunun iki cevabı var. Birincisi “demirin emilim mekanizmasından ve bilimsel gerçeklerden bihaber”, ikincisi de zaten sürekli pimpirik olan anne babalarla uğraşmak istememesi ve +2 değerlikli ilacı tolere edememe (yan etki gözlenme) durumu karşısında hiç ilaç almaması yerine çok az da olsa alabilmesini sağlamak.
+3 değerlikli demirin düşük emilirliğine karşın oldukça az ishal/kabız yapma ihtimali var. Bu da hekimlere anne babaların şerrinden korunma imkanı sağlıyor. Çünkü +2 değerlikli demiri tadından veya sonrasında ortaya çıkabilen ve ilacın kesilmesiyle düzelen ishal veya kabız yapabilmesi yüzünden anneler ilacı kesebiliyor.

- Demir eksikliği için takviye kullanmak yerine, sadece beslenme düzeni ile demir değerlerini normale çekmek mümkün mü? Birçok anne demir damlaları veya şurupları kullanmaktansa bu yöntemi tercih ediyor.

- Sağlıklı bir yetişkin yiyeceklerle günlük 10-20mg/dl demir alır. Bunun yalnızca yaklaşık %10’u emilir ve vücuda alınır (1-3mg) ve günlük 1 gr standart olarak kaybedilir. Tabii ki özellikle adet dönemlerinde kayıp miktarı, dolayısıyla da ihtiyaç artar. Bu nedenle kadınlarda demir eksikliği oldukça sık görülür. Bunun yanı sıra bebeklerde ve büyüme gelişme çağındaki çocuklarda da  büyüme gelişme için kullanılan demir miktarı arttığından ihtiyaç da artmakta.  Tablodan da görebileceğiniz gibi 7 aylık bir bebeğin demir ihtiyacı 20 yaşındaki bir erkekten %30 civarında daha fazla. Özetle hamilelik, emzirme dönemlerinde annelerde ve büyüme gelişme döneminde bebeklerde er veya geç demir takviyesi almak zorunda kalınıyor.




Bir süre sonra aldığınız demir ihtiyacınızı karşılayamayacaktır. Eğer demir eksikliği görüldüyse yiyecek içecekle bu eksikliği kapatmak güzel bir hayal. Tabii günde 4 kilo çok az pişmiş biftek, 500gr az pişmiş ciğer yiyebiliyor ve yedirebiliyorsanız başka :)

- Türklerde demir eksikliği genetik deniliyor. Fakat Türklerden kastın ne olduğunu ben kozmopolit coğrafya içinde tam olarak çözemiyorum. Bu genetik yatkınlığı bizim için izah edebilir misin?

- Demir eksikliği genetik bir sorundan ziyade sosyoekonomik düzeyle ilgili bir sorun. Türkiye’de ve dünyada bu kadar yaygın olmasının en büyük sebebi sosyal adaletsizlik. Demirden zengin yiyeceklerle beslenemiyorsanız demir eksikliğiniz oluyor. Olay bu kadar basit. (Veganlarınki tamamen kişisel tercih. Açıkçası veganları da kızdırmak istemem :) Ama onların da demire ihtiyacı var.) Bunun yanı sıra 2000’lerin başında, ince barsakta demir emilimini kontrol eden bir hormon olan hepsidin keşfedildi. Hepsidinin genetik varyasyonları nedeniyle, demir metabolizmasının kişiden kişiye farklılaştığı söylense de sonuçta hala demir eksikliğinin en büyük sebebi yetersiz demir alımı.

- Çocuğumuzu büyütürken demir eksikliği için ilk yapılan tahlil yanılmıyorsam 1 yaşında yapılan kan tahlili. Peki eksik çıktı ya da çıkmadı, iki durumda da tekrar ne zaman bakılmalı ve bu ne zamana dek böyle devam etmeli?

Açıkçası bu sorunun muhatabı klinisyenler. Benim kızıma 7. aydan itibaren standart +2 değerlikli demir verdim. 1. yaşta yapılan tahlilde kan değerleri normal çıktığı için ve küçük hanım ciğer başta olmak üzere tüm et ürünlerini fazlasıyla tükettiği için tedaviyi kestim. 3. yaşında tekrar bir kan tahlili verip duruma göre tedaviyi değerlendirmeyi düşünüyorum. Öte yandan eğer kan değerleri düşük çıksaydı veya bu sürede beslenme ile ilgili sıkıntılarımız olsaydı, demir tedavisine yine doktor kontrolünde başlamayı tercih ederdim. Belirti arasaydım, gece terlemeleri, ciddi solukluk, fiziksel aktivitelerde yorulma gibi belirtileri gördüğüm anda yine doktora başvururum açıkçası.

- Geçenlerde bir seminerde demir içeren pekmez, ıspanak gibi gıdalarla süt ve süt ürünleri tüketiminin aslında sakıncası olmadığını öğrendik. Verilen örnek, ıspanaktaki demirden faydalanmak için zaten bebeğin bir oturuşta yarım kilo ıspanak yemesinin gerekliliğiydi. Yani üzerine yoğurt döksen ne olur, dökmesen ne olur gibi bir yaklaşım vardı. Fakat sanıyorum preparat (damlalar, şuruplar/takviye) kullanımında buna dikkat etmek gerekiyor. Bize demir eksikliği önlem ya da tedavisi için preparat kullanırken nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlatır mısın?

- Bazı gıdalar demirin emilimini artırırken (C vitamini gibi) bazıları azaltıyor. Azaltanlarda ise liste oldukça uzun; kalsiyum içeren yiyecek ve içecekler (süt ve süt ürünleri), çay, kahve, fitik asit içeren tahıllar (tahılların pek çoğu), çinko vs. Bu sebeple ideal tedavide demir ilacının alımıyla bu yiyeceklerin arasına 2 saate yakın bir süre koymak gerekiyor. Fakat anneleri bu konuda en çok zorlayan, günde neredeyse 6-7 öğün beslerken (emen ve hele ki ek gıdalara geçen çocukların) hangi ara demiri alacağı konusu. Ben emzirme döneminde kızıma demir verirken sabah ilk beslenmesinden 2 saat sonra ve gece biz yatmadan önceki son beslenmesinden 2 saat önceyi tercih ediyorduk. Ek gıdaya geçmiş bebekte demiri, portakal suyu vs içtiği öğünde vermek aslında en mantıklısı. Bu durum sizi çok fazla zorluyorsa 2 saatten daha az süre bekleyip de verebilirsiniz ayrıca. Neticede mutsuz ve kafası karışmış bir anne en az demir eksikliği kadar bebeği etkiler. (fulden'in notu: iciniz eridi di mi, yaaa:) 
Daha önce söylediğim gibi bitkisel kaynaklı demirden (+3)  vücudun faydalanma oranı çok düşük. Bu sebeple seminerde konuşan kişiye %100 katılıyorum. :)

- Demir eksikliğinin kesin belirtileri var mıdır? Yani mesela her çocuğun mu uyku düzeni, sinirleri bozuk olur? İştahsızlık ya da soluk renk kesin belirtiler midir? Bunu yanında ne gibi belirtiler görülebilir?

Belirtiler demir eksikliğinin derecesiyle oldukça ilgili. Sadece demir depoları boşalmış ve kan değerleri normal bir bebekte hiçbir belirti gözlenmezken, depoları tamamen boşalmış hatta kan değerleri bozulmuş bir bebekte tüm belirtiler gözlenebilir. Bebeğinizde (ve tabii kendinizde) solukluk, halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık, aşırı sinirlilik, bazen aşırı terleme, dilde şişme, ağrı, taş toprak yeme vs, (annelerde saçlarda cansızlık, tırnaklarda kırılma, çok çabuk yorulma) görülebilir. Ama en doğru ve güvenilir tanı kan sayımı ve demir/demir bağlama kapasitesi/ferritin ölçümüdür.

- Doktorlar arasında demire olan yaklaşım farkı neye göre oluyor sence? Benim yakın bir arkadaşımın çocuğu, 4 aylıkken başlanan demir damlasından hiç kullanmadı, doktoru, test yapılmadığı halde içmesini istemedi. Üstelik bir yaş tahlillerinde çocuğun demiri gayet yeterli durumda çıktı. Öncelikle benim doktorumla onun doktoru arasındaki yaklaşım farkı sence nedir ki benimki içmesini şart koştu. Ve benim çocuğumla onun çocuğu arasında nasıl bir fark var ki, benimki içtiği halde demir eksik çıktı, onunki ise tosun gibi :D

Sosyoekonomik düzeyden beslenme alışkanlıklarına çok şey etkiliyor demir seviyesini. Açıkçası doktorların bu yaklaşım farkı tamamen kendi klinik deneyimlerine dayanıyor bana kalırsa. Tamamen gözlemsel tamamen random yani. Belki de günahlarını alıyorum, bilemiyorum. Ama nasılsa sorun değil, demir eksikliği çıkarsa da demiri veririz olur biter diye düşünüyor da olabilirler. (cerrah mantığı diyorum ben buna)
Çocukları başkalarının çocuklarıyla karşılaştırmak, onunkinde demir normal çıktı benimkinde az çıktı, benimki 8 aylıkken yürümeye başladı onunki 1 yaşında 30’a kadar sayıyor vs’den mutsuzluk yaratmaya gerek yok.  Her çocuk farklı genetik materyalle doğuyor, farklı sosyokültürel çevrede yetişiyor, farklı özelliklere sahip yani. Belli bir yaşa kadar (mesela 4 yaş) çocuklar arasında çok bir uçurum doğduğuna inanmıyorum (istisnalar kaideyi bozmaz). Bence her çocuğu kendi başına bir birey kabul edip o şekilde değerlendirmek yerinde olacaktır.

Demir preparatları ishale yol açar mı? Bu panik olmamız gereken bir durum mu?

- Demir ilaçları ishale veya kabızlığa yol açar, erişkinde dahi. Hatta demir kullandığı sürece simsiyah bir kaka görmeye alışın. Bu korkulacak bir durum değil. Çoğunlukla demiri verdiğiniz zamanı değiştirmeniz bile ilacı kesmeden bu sorunun ortadan kalkmasını sağlayabilir. O yüzden panik olmaya gerek yok. Yine kendi kızımdan örnek vereyim, 7. ayında demir tedavisine başladım (marka da vereyim mi bilmiyorum ama Ferro Sanol damla). Doktorumuz bile verirken “tadını sevmeyebilir, bulantı kusma yapabilir, ishal veya kabızlık yapabilir” diyerek uyardı. Hatta doğduğundan itibaren uzunca bir süre reflüsü olan bir bebekti kızım. Fakat ilacı kullandığımız süre boyunca şaşırtıcı bir biçimde ilacı severek içti ve herhangi bir yan etki ile karşılaşmadık.

- Demir eksikliği olmayan çocukların da demir kullanmasını isteyen doktorlar, demir depolarının dolması için mi bunu tavsiye ediyor? Demir depoları ne kadar zamanda dolar ve eğer demir eksikliğine genetik yatkınlık yoksa gene de damlalara devam etmek gerekir mi?

- Demirin vücuttaki depolanmış haline ferritin diyoruz. Vücut bu depoyu sürekli dolu tutmaya çalışır. Fakat ihtiyacın artmasına karşın demir alımının artmaması durumunda vücut ihtiyacı karşılamak için bu depoyu devreye sokar. Depo boşalana kadar kan değerlerinde bozulma gözlenmeyebilir. Bu yüzden demir eksikliği olan çocuklarda kan değerleri düzelse dahi 3-4 ay daha demir tedavisine devam edilmesi gerekir. Temkinli olmaktan zarar gelmez yani :)

- Demir eksikliği tedavisinden sonra demiri bırakınca vücudun demiri bağlayamaması durumu oluyormuş. Böyle olursa ne yapmak lazım? Bir ömür demir mi içeceğiz :)

Bize öyle bir bilgi gelmedi :)

- Aile sağlık merkezlerinde bedava dağıtılan Ferrum’un içinde paraben olması annelerin canını sıkıyor ama bir de genel bir Sağlık Bakanlığına güvenmeme, sürekli komplo teorisi üretme durumu var. Aile sağlık merkezlerinde bedava verilen ilaçlara güvenebilir miyiz?

Parabenle ilgili kısma daha önce cevap vermiştim, bedava verilen ilaçlara güvenme konusuna gelince, aynı ilaçlar eczanede de satılıyor. Sağlık Bakanlığı bedava dağıttığı ürünleri ihale yoluyla alıyor. Yani eczanede satılanla aile sağlığı merkezinde dağıtılan aynı ürün. Ayrıca devlet ihaleyle aldığı ürünleri çok sıkı şekilde denetliyor. Burada soru daha önce ASM’lerde dağıtılan Ferro Sanol’ün neden toplatıldığı olacak. Açıkçası bakanlık bununla ilgili net bir açıklama yapmadı. Firmadan öğrendiğim kadarıyla da ürünün bir partisinde depolama şartlarından doğan bir sorun yaşandığı. Yani sonuçta öyle veya böyle her ne kadar Sağlık Bakanlığı’na ekstra mesafeli olsam da ve yürüttükleri sağlık politikasına katılmasam da demir tedavisi ile ilgili bu süreçlerini destekliyorum. (keşke +2 değerlikli demir dağıtsalar diyorum sadece)

- Demir normal, demir emilimi de normalken ferritin düşükse, demir preparatı kullanmalı mı, kullanmamalı mı? Çünkü bu spesifik durumlarda doktorlar gene ikiye ayrılıyor. Sence ne yapmalı?

- Bu soruya da az önce cevap verdim. Ferritin yani depo demiri azalmışsa bir süre sonra kan değerleri de bozulacaktır. En güzeli her şeyin tam, yerli yerinde olduğu hali bence :)

- Çok net bir soru; içirdiğimiz pekmezin demir anlamında bebeğe ne kadar faydası var?

Çok net bir cevap vereyim, ciğerin, etin, balığın, tavuğun yanında hiçbir değeri yok. Bu kırmızı renkte olduğu için domatesin kan yapacağı inanışından farksız. En iyi demir etten gelen demir.  :)

- Cevapların için çok teşekkür ederim. Zaman ayırdın bize, analara nur oldun yağdın.

- Rica ederim ne demek, her zaman. (gülüşmeler) [bu kısmı da ben ekledim, idare edin roportaj iste ya!]

sevgiler, opucukler.

10 comments:

  1. ellerine emeklerine bebeciginden kısıp bu roportaj icin ayirdigin vaktine saglik. kendime geldin ;)

    ReplyDelete
  2. çok güzel ve çok faydalı bir yazı olmuş,ellerinize sağlık...

    ReplyDelete
  3. Süper faydalı olmuş. Teşekkür ettim.

    Gülşah

    ReplyDelete
  4. Bu demir beni benden aldi walla.... bizimde demir eksikligimiz var ve kizima ilaci iciremiyorum... naaapmam lazim cildirmak uzereyim

    ReplyDelete
  5. Harika bi yazi yaa..bebegknin dekur depolari dolup dolup tassin insallah fulden ;)

    ReplyDelete
  6. Harika bi yazi yaa..bebegknin dekur depolari dolup dolup tassin insallah fulden ;)

    ReplyDelete
  7. Çok faydali bir yazı. Benim kızıma da talesemi teşhis i konuldu ama kafam cok karışık.
    Saglikli olsun butun bebekler..

    ReplyDelete
    Replies
    1. Yazılalı çok uzun zaman olmuş bir yorum. Bilmiyorum okur musunuz tekrar ama talasemi genetik bir hastalık. Bebeğiniz talasemi minor dediğimiz haliyle sadece Taşıyıcı olabileceği gibi Talasemi Majör adını verdiğimiz hastalığın tüm klinik yapısına sahip olabilir. Talasemili çocuklarda demir eksikliği görülmez aksine aşırı kırmızı hücre yıkımı nedeniyle demir birikimi görülür. Talasemi ile ilgili mutlaka doktorunuzla (hematolog tabii ki) görüşün. Türkiye'deki Talasemi dernekleriyle de Talasemiyle Yaşam konusunda destek almak için iletişim kurabilirsiniz. Geçmiş olsun

      Delete
  8. Çok teşekkürler..ilgiyle okudum
    http://loveandsmile.wordpress.com/

    ReplyDelete